gör
Osmaniye
Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi
Osmaniye ili, Kadirli ilçesinin yaklaşık 24 km doğusunda yer alan Karatepe-Aslantaş Arkeolojik Alanı, Geç Hitit döneminde Anadolu coğrafyasında kurulan kent devletlerinden biri olan Adanava’nın bir uç kalesi olarak görkemli suru ve sur kapıları ile dönemin savunma mimarlığının özgün bir örneğidir.
Son Hitit dönemine rastlayan M.Ö. 8. y.y.'da kendisini "bölge hükümdarı" olarak tanıtan Asativata tarafından kuzeyden gelecek saldırılara karşı bir sınır kalesi olarak yaptırılmıştır.
1946 yılında Alman arkeolog Prof. Dr. H. Thomson Bossert başkanlığında kazı çalışmalarına başlanmıştır. Kalenin temeli taştan, üslü ise kerpiç ve burçlarla donanmış. M.Ö. 700 dolaylarında Asur saldırılarına uğramış olan kale yakılıp yıkılmıştır.
Karatepe-Aslantaş’ı arkeoloji dünyasında öne çıkaran özelliği, Fenikece ve Luvice olan çift dilli yazıtlarıdır. Her iki kapısında bulunan hem Fenike alfabesi ile hem de Luvi hiyeroglifi ile yazılmış, bu dillerdeki en uzun iki dilli metin olan yazıtlar Luvi hiyeroglifinin çözülmesinde önemli rol oynamıştır. Fenike metninin okunabilmesi sayesinde, henüz tam anlamıyla çözümlenmemiş olan, Anadolu'da M.Ö. 2.000 yılına kadar giden hiyeroglif yazıların tamamı okunabilmiştir.
Karatepe-Aslantaş Arkeolojik Alanı 4.341 hektar büyüklüğündeki Milli Park içerisindedir. Burayı özgün ve önemli kılan bir diğer özelliği ise kazı başkanı ve Türkiye’nin öncü arkeologlarından Halet Çambel’in çabalarıyla, 1950’li yıllar gibi oldukça erken bir tarihte heykel ve rölyef konservasyonu, koruma çatısı uygulaması ve alanı çevreleyen doğal ormanla birlikte tarihi milli park ilan edilerek, arkeolojik alanın bütün sanatsal değerleriyle birlikte korunmasının ve kültürel peyzajını sürdürmesinin sağlanmasıdır.
Türkiye'nin en büyük ve ilk açık hava müzesi olan yer özellikle yabancı ziyaretçilerin rağbet ettiği yerdir. Doğal güzelliği, tarihi ve yaban hayatını birlikte sunan, Aslantaş Barajı ile çevrilenen ender güzellikte yerdir. Kral Asativatas, ihtişamını ve gücünü halkına ve yabancılara anlatmak için kalenin (Karatepe Kalesi - Asadivadaya) her iki kapısına Fenikece ve Luwi Hiyeroglifi yazıt koydurmuştur.
Karatepe-Aslantaş Arkeolojik Alanı 2020 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne girmiştir.
Kastabala Örenyeri
Hierapolis - Kastabala Ören Yeri’nde bulunan ve Bodrum Kale olarak anılan kalesi ise 13. yy’da sonradan yapılmıştır. 1890 yılında İngiliz araştırmacı Theodore Bent'in yaptığı araştırmalar sonucunda antik dönemdeki adının Hierapolis olduğu belirlenmiş. Kastabala, Seleukos krallarından IV. Antiochos Epiphanes'in hakimiyet döneminde (M.Ö 175 -164) basılan sikkelerde de Hierapolis adı ile anılıyordu.
Kastabala’dan günümüze kadar gelebilen kalıntıların hemen hepsi Roma dönemine aittir. M.S. 6. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen iki de kilise bulunmaktadır.
Roma ve Bizans döneminde bölgenin önemli dini kent merkezlerinden biri olan kent 524- 561 yıllarında meydana gelen depremlerden büyük zarar görmüş ve Haçlı Seferleri’nden sonra yerleşim merkezi olarak eski önemini yitirmiştir.
Antik tiyatrosu, kalesi, hamamı, sütunlu caddesi ile Çukurova’nın en önemli antik kentlerinden birisi olan Kastabala görülmesi gereken yerlerdendir.
Ala Cami
Kadirli İlçe merkezinde bulunan Çukurova’nın Ayasofyası konumunda olan Ala Cami; Roma, Bizans ve Türk-İslam medeniyetlerini bir arada yaşatan Osmaniye ilinin ayakta kalan en önemli abidesidir.
İkinci yüzyılın başlarında Romalılar tarafından bir tapınak olarak yapılmış, 5. yüzyılda Doğu Roma döneminde yapılan eklentiyle kiliseye çevrilmiştir.
Aynı zamanda arkeolojik, sosyo-kültürel ve dini açıdan çok önemli bir kültür mirasıdır. Caminin kriptası ile birlikte kilise olarak yapıldığı ve tüm çevresi mozaiklerle kaplı olduğu yapılan kazılarla anlaşılmıştır.
Dulkadiroğulları döneminden itibaren ise cami olarak işlev görmüştür.
Toprakkale
Toprakkale Kalesi'ni M.Ö. 2.000'li yıllara tarihlemek mümkündür. Abbasi Halifesi Harun Reşit zamanında (8. y.y.) siyah taşlarla yeniden yapılandırılan kale dikdörtgen planlı, 12 burcu ve dış avlu surları bulunmaktadır. Toprakkale, Osmaniye-Adana ve Hatay yollarının kavşak noktasında yığma bir tepe üzerinde kurulmuştur. Osmanlı döneminde kale Kınık Kalesi olarak bilinmektedir.
Harun Reşit Kalesi
Abbasi Halifesi Harun Reşit'in uç beyi Faraç Bey tarafından 799 yılında bölgeyi ve bölgeden geçen stratejik yolları korumak, etraftaki kalelere bağlantı ve destek sağlamak amacıyla yapılmıştır.
Askeri yönden büyük önem taşıyan bu yöre ve kaleye Horasanlı gönüllü Türk mücahitleri yerleştirilmiş ve iskan edilmiştir. Kale 959 yılında Bizanslıların, 13. y.y.’da Memlukların, 14. y.y.’da Mısırlıların eline geçmiştir. Doğal kayalıklar üzerine inşa edilmiştir. Orijinal planını korumaktadır.
Karaçay Şelalesi
Karaçay Deresi dik yamaçlardan aşağıya inerken 25 metre yüksekliğinde Karaçay Şelalesi'ni oluşturur. Eşsiz güzelliği ile doğaseverler için muazzam bir manzara arz eden Karaçay Şelalesi bölgeye ayrı bir değer katmaktadır.
Karaçay Şelalesi belli bir mesafe arabayla gidildikten sonra ancak patika yolla ulaşılabilen bakir bir doğa harikasıdır. Çukurova’ya has doğal bitkilerin yetiştiği bu alan aynı zamanda günübirlik mesire ve trekking alanıdır.
Zorkun Yaylası
Yaylalar, Osmaniye'nin tarihsel ve kültürel dokusunda öne çıkan değerlerden olup, kırsal mirasa ilişkin öğeler barındırmaktadır. Bunun yanında, yaylalar geçmişte aşıklık geleneği ustalarının sözlerine ve yazılı edebiyat eserlerine de yansımıştır.
İlin etrafını çevreleyen dağlarda irili ufaklı çok sayıda yayla bulunmaktadır. Zorkun, Ürün, Olukbaşı, Fenk, Mitisin, Bağdaş, Çığşar, Maksutoluğu, Almacık, Almanpınarı yaylaları bunların başında gelmektedir.
Haruniye Kaplıcası
Haruniye Kaplıcası, Ceyhan Nehri kıyısında ağaçlarla kaplı bir alanda bulunmaktadır. Haruniye Kaplıca tesisi Aslantaş Barajı'nın rezervuarının sonunda, Berke Barajı aksının 2,5 km'lik yatağında yer almasından dolayı manzarası yönünden güzelliğine güzellik katmaktadır.